Kan sistem, canlılar hayati faaliyetlerini sürdürebilmek amaçlı enerjiye gereksinim duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden sağlanır. Canlıların hücrelerinde enerjinin üretilebilmesi amaçlı gerekli meydana gelen besin ve oksijenin hücrelere taşınması gereklidir. Hücrelerde hayati faaliyetler neticesi meydana gelen karbondioksit gazıyla zarar veren atık maddelerin boşaltım uzuvlarına (akciğerlere ve böbreklere) iletimini imkanı sunan sisteme dolaşım sistemi (kalp -damar sistemi) denir. (Hücrelerde hayati faaliyetler amaçlı gerekli meydana gelen ve sindirim sisteminden kana geçtiğimiz besinler ile solunum sistemi ile akciğerlerden kana geçtiğimiz oksijen gazını hücrelere taşıyan, hücrelerde hayati faaliyetler neticesi meydana gelen karbondioksit gazını akciğerlere, zarar veren ve atık maddeleri böbreklere götüren sisteme dolaşım sistemi denir. Dolaşım sistemi kalp, damarlar ve kandan meydana gelir. Kalp ve damarlara dolaşım sistemi organları denir.
Vücudumuzda, tansiyon düştüğü anda devreye giren mükemmel bir sistem yer almaktadır. Aynı büyük yangın alarmı algılayıcılarının, ateşin çıkardığı dumanı saptama edecek şekilde özel şekilde tasarım edilmeleri benzeri, bu sistem de fakat alarm halinde, başka bir deyişle tansiyon fikir devreye girer.
Kan basıncının az olması birey amaçlı çok fazla riskli bir vaziyet doğurabilir. Bu yüzden kan basıncını düzeltmek için bir dizi tedbirin alınması gereklidir. Bu tedbirleri şu şekilde sıralayabiliriz;
- Kan damarları daraltılmalıdır. (Bu daralma, aynı uç bölümü sıkılan bahçe hortumunun daha tazyikli su vermesi benzeri kan basıncını artıracaktır.)
- Böbreklerden fazladan fazla su emilmeli ve kana karıştırılmalıdır.
- En kısa sürede bireyin su içmesi sağlanmalıdır.
Peki tüm şunlar ne türlü sağlanacaktır? Yeniden yabancı bir eşsiz sistem, her birey bedeninin derinliklerine doğuştan yerleştirilmiştir.
Sistem şu şekilde çalışır: Kan basıncı düştüğü anda (ya da kanda yer alan sodyum ölçüsü azaldığında), böbreklerde yer alan birtakım hücreler hali değişiklik eder. Şunlar alarm vericiler meydana gelen "jukstaglomerular" (JGA) hücreleridir. Bu hücreler "renin" ismini taşıyacak olan çok fazla özel bir madde salgılar.
Kalp:
Kalp, göğüs boşluğunda, diyaframın üzerinde ve 2 akciğer içinde, göğüs kemiğinin arkasında, ucu keskin ucu sola yatık vaziyette, koni biçimde ve herkesin yumruğu büyüklüğündeki organdır. (Erişkin bayanlarda 230 -280 gr, erişkin erkeklere 280 -340 gr içerisindedir).
Kalbin Misyonu:
Kalp, kasılıp gevşeyerek kanın damarlar içerisinde tüm vücudu dolaşmasını olanağı sağlar. Kalp, bedende pompa görevini görür. Kanaat vücuda pompalar ve bir daha toplar.
Kan damarları:
Kanın bedende taşınmasını imkanı sunan boru şeklindeki yapılara kan damarı denir. Kan damarları vücudu bir ağ benzeri sararak temiz kanın bedendeki tüm hücrelere iletimini ve hücrelerde kirlenen kanın bir daha toplanmasını olanağı sağlar. Kan damarları başka kalınlıktadır ve mimari ve görevlerine göre atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar olmak üzere üç çeşittir.
Kan:
Sindirim sisteminde parçalanan besinleri başka bir deyişle sindirilmiş besinleri ve akciğerler yardımıyla havadan edinilen oksijeni hücrelere taşıyan, hücrelerde meydana gelen karbondioksit gazını akciğerlere, zarar veren atık maddeleri böbreklere getiren ve damarların içerisinde gezinen sıvıya kan denir. Kan, kan hücreleri ve kan plazmasından (serumundan = ara maddeden) meydana gelir. Kan hücreleri, kan plazması içerisinde yüzerek tüm vücudu dolaşırlar.
Kanın Görevleri:
- Beden sıcaklığını ayarlar, tertip eder.
- Vücudu mikroplara karşın korumaktadır.
- Dışarıdan edinilen besin ve oksijeni hücrelere taşır.
- Hücrelerde meydana gelen karbondioksit gazını akciğerlere, zarar veren atık maddeleri böbreklere getirir.
- Hormonları ilgilenen uzuvlara taşır.