{ "title": "Kan", "image": "https://www.kan.gen.tr/images/kan.jpg", "date": "19.01.2024 13:58:32", "author": "Betül KIZILKAYA", "article": [ { "article": "
Kan, Kan, canlı bir sıvı olup, damarlarımızda sürekli dolaşıp ve yaşam için temel oluşturan ve oksijen taşıyan, plazma ve kan hücrelerinden oluşan bir yapıdır. Kan bedenimizin her bir tarafına, mineralleri, hormonları, vitaminleri, besin maddelerini taşıyan, ayrıca vücudumuzdan atılması gereken atık maddeleri ve karbondioksit maddelerini de vücuttan uzaklaştırır. Normal bir yetişkinde ortalama 5-7 Litre kan bulunmaktadır. Kanın içinde yarı oranda plazma adı verilen bir sıvı, diğer yarı oranı da kan hücreleri oluşturmaktadır. Kanın içinde bulunan plazmanın büyük kısmı sudan oluşmaktadır. İşte bu plazmanın içinde yediğimiz besin maddeleri, mineraller, proteinler ve hayati önem taşıyan diğer maddeler bulunmaktadır. Kan hücrelerinde ise akyuvarlar, alyuvarlar ve trombosit gibi kan hücreleri bulunmaktadır. Kanın rengi bilindiği üzere kırmızıdır ve bu rengi hemoglobin adı verilen demir ve proteinden oluşan bir madde olup, alyuvarların içindedir. Sağlıklı bir yetişken de ortalama olarak her mikro litre de 4-6 milyon alyuvar, 3-10 bin akyuvar ve 200-500 bin kadar trombosit bulunur.

Kan dolaşım sisteminin de bir yapı taşıdır. Dolaşım sistemi; kalp, toplardamar, atar damar ve kılcal damarlardan oluşmaktadır. Kalbimiz bir pompa görevi görür ve kanı bütün vücutta dolaşımını sağlamaktadır. Damarlarda kanın bütün vücuda iletilmesinden, kanın içindeki yararlı maddeleri dağıtılması görevini görmektedir.

Kan, oluşumu kan hücreleri ve plazma adı verilen sıvı bir yapıdan oluşmaktadır. Kan üretimi ise daha embriyo döneminde başlamaktadır. Kan ilk üretim sarı kese de oluşmaktadır. Kanın buradaki üretimi 3. Ay sonlarına doğru tamamlanır. İlk ayda kan üretimi dalak ve karaciğerde oluşur. Doğumdan sonra ise kan üretimi yassı ve uzun kemiklerde oluşmaktadır. Ortalama 30 yaşın üstündeki yetişkin bir kişi de ise yassı kemiklerinde kan üretimi devam eder.

Kan, vücutta kan hücreleri tarafından kemik iliğinde üretimine devam etmektedir. Kemiklerin içinde, kemik iliği adını verdiğimiz, çok yumuşak bir doku bulunur. İşte burada hematolojik kök hücreleri, beslenmeye bağlı olarak vücudun ihtiyacına göre, kan hücreleri olan, beyaz hücreler, kırmızı hücreler ve kan pulcukları üretirler. Bu hücreler kendilerini ürerler ya da birbirlerini kopyalar ve daha sonra zaman geçtikçe olgun kan hücrelerine dönüşürler. Zaman geldiği zaman ise orayı terk ederler. İşte bu şekilde vücudumuz, ihtiyacımız kadar kan üretilir. Kan hücrelerinden bazılarının eksik olduğu durumlarda, birtakım rahatsızlıklar görülebilir. Kan hücrelerinden herhangi birisinin olmaması ya da eksik olması durumuna sitopeni adı verilir. Beyaz kan hücrelerinin olmaması ya da eksik olması durumuna lökopeni, kırmızı kan hücrelerinin olmaması durumuna ise anemi adı verilmektedir. Bazı durumlarda iki hücre birden eksik olur. Bu duruma da bisitopeni, nadir görülen bir durumda da her üç hücre eksik ise pansitopeni adı verilmektedir.

Kanın vücudumuzda birtakım görevleri bulunur. Hayatımız için çok büyük önem taşıyan kanın görevlerinden bir tanesi, içindeki alyuvarların hemoglobin ile akciğerlerde bulunan oksijeni bütün dokulara ve dokularda oluşan karbondioksiti de tekrar akciğerlere taşımaktadır. Kan, hormonları ve besinleri ihtiyacı olan dokulara iletir ve dokularda atık olan ya da atılması gereken maddeleri de ya işlenmesi için ya da atılması için karaciğer, böbrek, akciğer ve deri gibi organ ve dokulara taşıma görevi de görmektedir. Bunun yanında kanın bir başka görevi de vücudun ısı dengesini ve asit baz dengesini de sağlar. Kan içindeki akyuvarlar sayesinde, bağışıklık sistemini ve savunma sistemini güçlendirerek vücudu zararlı olan bakteri, mikrop, kanser hücrelerinden ve birtakım sağlığa zararlı olan yabancı maddelerden koruma görevi de görmektedir. Ayrıca kanın bir başa mucizesi de herhangi bir yerimiz kanadığında, kanın içinde bulunan trombositler, kanın pıhtılaşmasını sağlayarak, daha fazla olacak kanamayı durdurur. Bunlar kanın ana işlevlerinden birkaçıdır. Bunun yanında kanın daha birçok görevi vardır.

Vücudun asit-baz dengesini, ısı dengesini sağlar. Kan içinde bulunan Akyuvarlar bağışıklık sistemi ve savunma sistemleriyle vücudumuzu zararlı etkenlerden, mikroplardan, Kanser hücrelerinden, yabancı maddelerden korur. Ayrıca trombositler pıhtılaşmaya katkıda bulunarak kan kayıplarını önler. Bu ana işlevlerinden başka kanın daha birçok görevi bulunmaktadır. Sindirim sisteminde yediğimiz besinlerden elde edilen amino asitler, su, glikoz dokulara taşınır. Vücutta tuz su dengesini de koruyarak böylece hücrelerin belli olan çalışmalarına yardımcı olmaktadır. Kan organlar arasındaki iletişim ve yardımlaşmaya yardımcı olmaktadır. Bazı kimyasal reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan asitleri ve oluşan ısıları içine hapsederek organ ve dokulardan uzaklaştırır. Bu şekilde vücut sıcaklığı belirli dereceler de sabit halde kalmaktadır.
" } ] }