{ "title": "Kan Zehirlenmesi", "image": "https://www.kan.gen.tr/images/kan-zehirlenmesi(1).jpg", "date": "20.01.2024 01:39:21", "author": "Gülistan Ateş", "article": [ { "article": "Kan Zehirlenmesi, Her yıl altı milyondan fazla yeni doğan çocuğun ölümüne neden lan sepsis yüzünden her bir saatte yaklaşık 50 kişi hayatını kaybediyor. Kan zehirlenmesi adıyla bilinen sepsis, tüm dünyada ölümlerin en önemli nedenleri arasında yer alıyor.

Sepsis; vücudun bir enfeksiyona karşı verdiği tepki sebebiyle, kendi dokularını, organlarını yok etmeye çalışması olarak açıklanmaktadır.

Hastalığın solunum, dolaşım ve diğer sistemlerle başlayan bir yetmezlik ile başladığına dikkat çekiliyor. Bu olaylar zinciri, bütün organların fonksiyonlarını etkileyerek, bu sistemlerde bozulmaya ya da yetmezliğe ve ölüme sebebiyet veriyor.

Dünyada çok yaygın olmasına rağmen az tanınan bu sağlık sorunu kanser ve kalp krizinden daha çok ölüme neden olduğu belirtiliyor. Bu hastalık, hastaların yarıya yakınının ölmesiyle sonuçlanıyor. Bu sorun çocukluk çağında yıllık ölümlerin %60-80'ine karşılık geliyor. Her yıl altı milyondan fazla yeni doğan çocuğun ölümüne yol açan sepsisten dolayı her bir saatte yaklaşık 50 kişi ölüyor. Uzmanlar her yıl tahmini olarak 20-30 milyon arası sepsis vakasının meydana geldiği belirtiyor. Bu sorundan dolayı hastaneye yatırılan olgu sayısının, son 10 yılda 2 katın üzerinde artış gösterdiği gözlemlenmiştir. Uluslararası ve ulusal anket çalışmaları, yoğun bakım ünitesinde tedavi gerektiren sepsis hastalarının %20-40'ının hastane dışında bu hastalığı geliştirdiğine işaret ediyor. Cerrahi sonrası gelişen sepsis insidansının 1997'den 2006 yılına kadar üç katına çıktığı belirtiliyor.

Bu hastalık prostat, meme kanseri, bağırsak ve HIV/AIDS'in neden olduğu ölüm rakamlarından daha fazla ölüme neden oluyor. Sepsis nedeniyle hastaneye yatma oranlarının kalp krizi insidansının üzerine çıktığı ve ABD'de bundan dolayı hastaneye yatırılan olguların sayısını geçtiği belirtiliyor.

Sepsisin dünyada artmasının farklı nedenleri bulunuyor. Yaşlanan nüfus, yüksek riski olan tıbbi müdahalelerin daha fazla gerçekleştirilmesi ve enfeksiyonların ilaca dirençli bir hale gelmesi bazı nedenler arasında bulunuyor. Gelişmekte olan dünyada yanlış beslenme, yoksulluk, aşılara ulaşamama, yetersiz beslenme ve tedaviye zamanında başlanamama ölüme neden oluyor.

Sepsisin temelinde enfeksiyon bulunur ve medikal teknolojinin ilerlemesi ile sepsiste bir artış gözlemlenmiştir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı hem dirençli mikroorganizmaların gelişmesine hem de herhangi bir sorun olduğunda vücudun yeterli savunma gösterememesine sebep oluyor.

Çocukluğundan itibaren antibiyotikli tavuk eti ve GDO'lu gıdalarla beslenen bir kişide enfeksiyon ya da buna bağlı sepsis gelişimi daha kolay gerçekleşiyor. Sepsis teşhisi zor bir sağlık problemi olarak biliniyor ve bu hastalığa tanının genellikle çok geç konulduğu belirtiliyor. Sepsisin tanısı konulurken kullanılan klinik semptom ve laboratuvar bulgularının spesifik değildir. Çocuklarda, belirti ve bulgular belirsizdir ve sepsisin meydana getirdiği yıkım daha hızlı gelişebilmektedir.

Hastalığa geç teşhis konulmasının en önemli sebeplerinden biri hekimlerin teşhiste direnmesidir. Bu rahatsızlığın belirtileri başka birçok hastalıkla karıştırıldığı için ilgili doktorun sepsisi tanıması ve“Hasta sepsis olabileceği” olasılığını da düşünmesi gerekmektedir.

Hekimin bu tanıyı koymaktan kaçınması bir doktor hatasıdır. Oysa sepsis, sadece enfeksiyona bağlı olarak gelişen bir hastalık değildir. Ameliyat sonrası gelişmesi bu durumun cerrahi bir suç olduğunu göstermez. Arkasında yatan neden, uygulanan tedavi yöntemi olsa da kalıtsal yapı bundan daha önceliklidir. Bu sorunun ortaya çıkmasında kişinin bağışıklık sistemi ya da yaşam şekli de etkilidir. Önemli olan sepsisin tanısının konulup doğru tedavi yönteminin uygulanmasıdır.
" } ] }